Tasarım - Türkiye'de Yaratıcı Potansiyaller

Metropolitika
-
Aa
+
a
a
a

Bu hafta Metropolitika'da son günlerde gündemde olan AR-GE Reform paketi konusundan yola çıkarak, tasarımcı/mimar Gökhan Karakuş ile Türkiye’de tasarım tarihini konuştuk ve günümüz tasarımına dair birkaç enteresan konuya değindik. 

www.archdaily.com
Metropolitika: 17 Şubat 2016
 

Metropolitika: 17 Şubat 2016

podcast servisi: iTunes / RSS

"Acaba Koç GrubuTürkiye’nin ilk araba tasarımı (1966) Anadol’un 50.yılını kutlayacak mı?" diye sorarak başladığımız sohbetimizde tasarımın hem Türkiye’deki potansiyellerinden hem de dünyadaki yeni akımlardan bahsettik.

Anadolu’daki zanaat kültürü atölyelerde devam ediyor, hatta atölye kültürü geleneği diyebileceğimiz bir potansiyel oluşturuyor. Tasarımın Avrupa’dan ithal etmek demek olmadığını ve yaşamlarımızdaki ihtiyaçlarımıza ısrarla baktığımızda ve bunlara cevap verebilecek şekilde ürünler düşünmeye başladığımızda tasarımın yaratıcı olmaya başladığını görüyoruz.

Türkiye’de şehirlerde gördüğümüz Yeni Osmanlı stili (Neo-Ottoman)  tasarımların -örneğin yeni durak tasarımları- daha önceki dönemlerde varolan modernist soyut tasarımlar gibi, kentlilerin gündelik hayatlarındaki dinamiklerden kopuk ve onlara dayatılan biçimde uygulanması tıkanıklık yaratıyor. Bu tıkanıklığın oluşumunda siyasetçilerin olduğu kadar risk almayan üreticilerin de payı büyük. Belirli kalıplar içinde üretim yapayım garanticiliği hayatlarımızı daraltıyor.

Genç tasarımcı kuşak için aslında Türkiye’de daha üzerine doğru dürüst düşünülmemiş bir sürü konu var. Örneğin Türkiye’de gecekondulaşma sürecinde Michel de Certeau’nun bahsettiği "making-do" fikri, yani kendi imkânlarıyla yoktan oluşturma, el işçiliğine dayalı yaratıcılık çok önemli birikimler oluşturmuş durumda. Gecekondu deneyimlerinin yarattığı yaratıcı birikim ve bu birikimin üzerinden düşünülecek kentsel dönüşüm bugün dünyada şehircilik/mimarlık alanında en güncel tartışmaların göbeğinde yer alabilir.

Bu bağlamda Gökhan Karakuş,  Şili'den Alejandro Aravena'nın fakir kentlileri yerlerinden etmeden yerleşimlerini sağlayacak toplu konut projesiyle 41. Priztker Mimarlık Ödülü’nü aldığında bahsetti. Aravena bu sene, dünya kaynaklarının azaldığı bu dönemde insanların yaşama koşullarını iyileştirme temalı Venedik Mimarlık Bienali'nin yöneticisi olacak.

 Detay için bkz: http://www.archdaily.com/10775/quinta-monroy-elemental